NATO Zirvesi, Türkiye’nin NATO’daki yeri ve Türk-Amerikan ilişkileri
- Kemal İnat
- 15 Haz 2021
- 2 dakikada okunur
Pazartesi günü Brüksel’de gerçekleştirilen NATO Zirvesi hem uluslararası siyasal sisteme etkileri hem de Türkiye’nin NATO’daki yeri ve Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği açısından oldukça önemliydi. Her üç konunun da birbiriyle çok yakın bağları olduğunu vurgulayarak yazıya başlamak doğru olur.
Başta ABD olmak üzere, NATO’nun önde gelen Batılı ülkelerinin Çin ve Rusya’nın uluslararası güç mücadelesindeki rollerine dair algıları Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkilerini ve dolayısıyla NATO’daki rolünü yakından ilgilendiriyordu. Zirve öncesinde, Türkiye’nin Batı ile zayıflayan bağlarını ABD Başkanı Joe Biden’ın kesip atmasını bekleyenlerin varlığı Erdoğan-Biden görüşmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye yetiyordu. Zirvenin Türkiye’nin ABD ve diğer Batılı ülkelerle ilişkileri açısından sonuçlarını anlamak için önce bu önemli toplantının uluslararası politika açısından ne anlam ifade ettiğine değinelim.
ABD’nin güçlü bir şekilde ittifak bağlarına geri döndüğünü gösterme gayreti içerisinde olan Biden’ın NATO Zirvesi’nden en büyük beklentisi, ülkesinin uluslararası sistemdeki dominant pozisyonuna ve Batı merkezli uluslararası sisteme en büyük meydan okumayı yapan Çin’e karşı diğer NATO üyelerinin tam desteğini almaktı.
Beklendiği gibi, NATO Zirvesi’nin en önemli konusu Çin’in giderek artan ekonomik ve askeri gücü karşısında İttifak’ın nasıl tavır göstereceği meselesi oldu. ABD’nin güçlü bir şekilde ittifak bağlarına geri döndüğünü gösterme gayreti içerisinde olan Biden’ın NATO Zirvesi’nden en büyük beklentisi, ülkesinin uluslararası sistemdeki dominant pozisyonuna ve Batı merkezli uluslararası sisteme en büyük meydan okumayı yapan Çin’e karşı diğer NATO üyelerinin tam desteğini almaktı. Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in zirve sonrası açıklamalarındaki Çin vurgusu Biden’ın bu hedefinde “kısmen” başarılı olduğunu gösteriyor. Çin’in zirve sonuç bildirisinde bu kadar açık bir şekilde dile getirilmesini bir başarı olarak niteleyen Stoltenberg, Çin’in nükleer ve yapay zekaya dayalı silah sistemleri alanındaki silahlanma girişimlerinin, Rusya ile askeri işbirliğinin ve dezenformasyon politikalarının NATO için tehdit olduğunu ifade etti. Çin’in bu kadar açık şekilde bir rakip ve tehdit unsuru olarak gündeme gelmesi bu ülkenin yükselişine karşı koyma konusunda bugüne kadar başarılı olamayan ABD için önemliydi.
Devamını okuyun...