top of page
AiColorize_1_20240113 (1) kopya.jpg

Uluslararası İlişkiler / International Relations - Türkiye Dış Politikası / Turkey's Foreign Policy

Beni Takip Edin !

  • X

Merkel'in mülteci açmazı

  • Kemal İnat
  • 3 Tem 2018
  • 2 dakikada okunur

13 yıldır Almanya’da başbakanlık görevini yürüten Angela Merkel çok zor bir dönemden geçiyor. Geçen yıl yapılan seçimlerde, lideri olduğu Hıristiyan Birlik Partileri’nin yüzde 8,6’lık oy kaybının ardından hükümeti kurma konusunda yaşadığı sorunlar sırasında da Merkel’in iktidarı kaybedeceği çok konuşulmuştu. Ancak Yeşiller ve Liberallerle yapılan uzun koalisyon görüşmelerinin başarısız olmasının ardından seçimlerin yenilenmesi konuşulurken, son anda eski koalisyon ortağı SPD ikna edilerek yeniden koalisyona razı olmuş ve “büyük koalisyon” (grosse Koalition) ile Merkel’in başbakan olarak devam etmesinin yolu açılmıştı.

O dönemde Hıristiyan Birlik Partileri’nin büyük oy kaybına yol açarak Merkel’in başbakanlık koltuğunu sallayan sorunların başında gelen mülteci meselesi şimdi de Almanya’nın “demir leydisi” için ciddi bir baş ağrısı anlamına geliyor. Bu defa Birlik Partileri’nin Bavyeralı ortağı Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU-Christlich Soziale Union) mülteci sorunu konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden Merkel’in başında olduğu büyük ortağı Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU-Christlich Demokratische Union) ile Federal Almanya’nın kuruluşundan beri yürüttüğü ortaklıktan ayrılmanın eşiğine geldi. Mülteci sorununun çözümü konusunda çok daha sert politika taraftarı olan CSU lideri ve İçişleri Bakanı Horst Seehofer, geçen hafta sonu Avrupa Birliği’nin mülteci zirvesi için Brüksel’e giden Merkel’e açık bir şekilde “bu zirveden tatmin edici bir sonuçla dönmezse, Almanya’nın bu meselede kendi yolunu çizeceği” mesajını verdi. Bu mesajı veren kişinin CDU’nun “ayrılmaz ortağı” CSU’nun lideri Seehofer olması ve zirve öncesinde bu iki kardeş parti arasında mülteci meselesine dair büyük tartışmaların yaşanması, Merkel’in üzerinde büyük bir baskıyla Brüksel’e gitmesine yol açmıştı.


AB ile CSU arasında sıkışan Merkel

Bir tarafta mülteci sorununun çözülmesi konusunda daha sert tedbirler alınmasını ancak bunu yaparken Almanya’nın fazla yük yüklenmemesini isteyen koalisyon ortağı, diğer yanda mülteci yükünün tamamen kendi sırtlarında olduğundan şikâyet edip Almanya gibi ülkelerin daha fazla ellerini taşın altına sokmasını isteyen İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler, yine bir başka tarafta mülteci sorununda sadece sınır güvenliğini artırmayı savunup hiçbir şekilde yükü AB çatısı altında paylaşmaya yanaşmayan Visegrad ülkeleri (Macaristan, Polonya, Çekya ve Slovakya). Bu dönemde neredeyse bütün Avrupa ülkeleri mültecilerin Avrupa’dan uzak tutulmasına odaklandığı için, uluslararası hukuka göre gerçekten sığınma hakkı verilmesi gereken mültecilerin kabul edilmesini isteyen insan hakları savunucusu kesimlerin artık çok cılız çıkan seslerinin AB Zirvesi'nde Merkel üzerinde pek bir baskı oluşturmadığını da ifade etmek gerekir. Herkes mültecilerle “mücadeleye” odaklanmıştı ve bu konuda en fazla önem verdikleri konu kendi üzerlerindeki yükü ortadan kaldırmak ya da en azından hafifletmekti.

Merkel’in, koalisyon ortağı CSU’nun talebini yerine getirmemesi Almanya’daki koalisyonun, dolayısıyla kendi başbakanlığının sonunu getirme riski içerirken, AB içindeki ortaklarının taleplerini yerine getirmemesi ise AB’nin sonunu getirecek bir yolun açılması riskini barındırıyordu. Hem koalisyonu hem de Almanya’nın temel belirleyici ülke olduğu AB’nin bütünlüğünü korumak isteyen Merkel, Brüksel’deki zirveye çok zorlu bir görevle gitmiş oldu.


Devamını okuyun...




Son Yazılar

bottom of page