top of page
AiColorize_1_20240113 (1) kopya.jpg

Uluslararası İlişkiler / International Relations - Türkiye Dış Politikası / Turkey's Foreign Policy

Beni Takip Edin !

  • X

Barış Pınarı'nın cepheleri

  • Kemal İnat
  • 7 Kas 2019
  • 2 dakikada okunur

Türkiye, uzun zamandır Fırat'ın doğusuna yönelik olarak yapacağını duyurduğu askeri operasyonu 9 Ekim tarihinde başlattı ve 18 Ekim’de ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Ankara’daki temasları sırasında varılan uzlaşıya kadar Tel Abyad ve Resulayn şehirlerinin de dahil olduğu çok sayıda yerleşim yerini kontrol altına aldı. ABD ile varılan uzlaşı çerçevesinde Barış Pınarı Harekâtı’na ara verildi ama eğer 5 günlük süre içerisinde Türkiye’nin güvenli bölge olarak oluşturmak istediği alanda terör örgütü PKK/YPG unsurları kalırsa operasyonun kaldığı yerden devam edeceği de kararlı bir şekilde duyuruldu.

Suriye toprakları ABD ve Rusya’nın kontrolü altına girerken ses çıkarmayan Arap siyasetçileri ve medyasının Türkiye’nin operasyonunu Arap dünyasına bir saldırı gibi değerlendirmesi, Barış Pınarı'nın ne kadar geniş bir kesimi rahatsız ettiğinin bir başka göstergesi.

Barış Pınarı Harekâtı’nın icrası sırasında yaşanan gelişmeler bu operasyonun pek çok cephede yürütülmek zorunda olduğunu gösterdi. Türkiye, bir yandan Fırat’ın doğusunda terör örgütü mensuplarının silahlı mensuplarına karşı sahada askeri güçleriyle harekâtı yürütürken bir yandan da PKK/YPG’yi işbirliği yapacakları bir aktör olarak gören ülkelerden gelen baskıları göğüslemek zorunda kaldı. Ayrıca Barış Pınarı Harekâtı ile birlikte bölgenin hareketlenmesini fırsata dönüştürmek isteyen Moskova-Şam-Tahran ekseninin de Amerikan varlığı yüzünden nüfuz edemedikleri Fırat’ın doğusunu yeniden kontrol etmek için harekete geçmesi Türkiye’nin bölgedeki hedefleri açısından yeni bir cephe ve zorluk anlamına geliyor. Bunun yanında içeride de değişik nedenlerle operasyona karşı çıkan kesimlerden gelen eleştiri ve ithamlar da hükümet açısından başka bir cephe anlamını taşıyordu. Suriye toprakları ABD ve Rusya’nın kontrolü altına girerken ses çıkarmayan Arap siyasetçileri ve medyasının da Türkiye’nin PKK/YPG’ye karşı gerçekleştirdiği operasyonu sanki Arap dünyasına karşı yapılan bir saldırı gibi değerlendirip operasyonu kınamaları da Barış Pınarı Harekâtı’nın ne kadar geniş bir kesimi rahatsız ettiğinin bir başka göstergesi oldu.

Cephelerin bu kadar geniş ve mücadele edilmesi gereken aktörlerin sayısı bu kadar çok olsa da, Türkiye'nin bugüne kadar hem sahada hem masada hem de iletişim ayağında başarılı bir mücadele verdiğinin altını çizmek gerekiyor.

Devamını okuyun...





Son Yazılar

bottom of page