top of page
AiColorize_1_20240113 (1) kopya.jpg

Uluslararası İlişkiler / International Relations - Türkiye Dış Politikası / Turkey's Foreign Policy

Beni Takip Edin !

  • X

Avrupa Krizleri Neden Yönetemiyor?

  • Kemal İnat
  • 1 Eyl 2022
  • 2 dakikada okunur

Dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri olmasına rağmen Avrupa Birliği’nin son dönemdeki krizleri yönetmekte ciddi şekilde zorlandığı görülüyor. Rusya ile yaşanan krizin yanında aşırı sıcaklar ve kuraklıkla da karşı karşıya kalan birçok Avrupa ülkesinde kamu görevlileri ve siyasetçiler tarafından klimaların daha az çalıştırılması ve sulama yoluyla kıt olan suyun israf edilmemesi uyarıları yapılıyor. Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in gelecek kış kamu binalarının en fazla 19 dereceye kadar ısıtılabileceğini duyurması ise daha şimdiden krizin boyutlarının vardığı noktayı gösteren sembollerden biri haline geldi. Pandemi krizi sırasında da Avrupa’nın düştüğü acziyeti gösteren sembolik gelişmelere şahit olmuştuk. Yaşlı bakımevlerinde ölüme terk edilen insanlar, birbirlerinin maskelerini çalan Avrupa ülkeleri ve AB ülkelerinin yardım etmediği İtalya’ya yardım için bu ülke sokaklarında dolaşan Rus zırhlı araçları hala hafızalarda.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucu Doğu Avrupa’da yaşanan krizin yönetilmesi konusunda da Avrupa’nın bocaladığı görülüyor. Krizin ilk aşamasında ortak bir tavır gösterme konusunda başarısız bir görüntü sergileyen AB ülkeleri, ilerleyen safhalarda ABD’nin peşine takılıp Rusya’ya karşı ağır yaptırım kararları aldı. Ancak Rusya’nın Avrupa’nın en önemli enerji tedarikçisi olması nedeniyle bu yaptırım kararlarının bumerang etkisiyle bazı AB ülkelerinde yakın zamana kadar görülmeyen yeni krizleri tetiklediği görülüyor. Almanya gibi Avrupa’da istikrarın kalesi olarak görülen bir ülkede ekonomik sorunlar nedeniyle sonbaharda ciddi toplumsal karışıklıklar yaşanıp yaşanmayacağına dair tartışmalar gündeme geliyor. Yüksek enerji maliyetlerinin ve temel gıda ürünlerindeki arz sıkıntısının neden olduğu fiyat artışlarının ülkede yoksulluğu artırması sonucu bu tür karışıklıkların yaşanma ihtimali yüksek görünüyor.

Son on yıllık ortalaması yüzde 1,5 civarında seyreden AB ortalama enflasyon oranının Haziran 2022 itibariyle yüzde 9,6’ya yükselmiş olması Avrupa halklarının alışık olmadığı bir duruma işaret ediyor. Maaşlardaki artışın fiyat artışlarının gerisinde kalması, büyük şirketlerin kar oranlarındaki yüksek artışla birlikte yan yana geldiğinde kitlelerin huzursuzluğu artıyor. Hükümetlerin, enflasyondan en fazla etkilenen yoksul kesimlere yönelik açıkladıkları destek paketlerinin yeterli olmadığı, birçok Avrupa ülkesinde günlük hayatı felç edecek grev dalgalarının yaşanmasıyla anlaşılıyor.

Sonuçları itibarıyla bakıldığında, Rusya’nın saldırganlığına verdiği tepkinin Avrupa’yı son dönemde yaşadığı en ciddi krizlerden birine sürüklediği ve bu krizin boyutlarının büyüme potansiyelinin yüksek olduğu görülüyor. Ancak Rusya’nın uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe sayarak giriştiği bu saldırıya tepkisiz kalması da Avrupa için sorunun ortadan kalkacağı anlamına gelmezdi kuşkusuz. 2008’de yine Rusya tarafından Gürcistan’ın parçalanmasına tepkisiz kalınması ve 2014’te Kırım’ın Rusya tarafından işgal ve ilhakına düşük düzeyde reaksiyon gösterilmesi Moskova’nın saldırganlığını artıran bir etki doğurmuştu. Bu nedenle Avrupalı politikacıların önemli bir kısmı, özellikle de Doğu Avrupalı AB üyeleri 24 Şubat’ta başlayan Ukrayna saldırısına tepkisiz kalmanın Rusya’nın bir sonraki saldırgan adımına yeşil ışık yakmak anlamına geleceğini düşündüler. Ancak bu saldırı karşısında Moskova’ya yönelik tepkileri sonrasında yaşadıkları sorunların asıl nedeni bu tepkileri değil, Rusya ile yaşadıkları krize hazırlıksız yakalanmış olmalarıdır ki bu da Avrupa’da ciddi bir liderlik ve koordinasyonsuzluk sorunu olduğuna işarettir.


Devamını okuyun...




Son Yazılar

bottom of page